TÜKETİCİNİN KREDİLERİNDE BANKALARCA YAPILAN KESİNTİLER

 

 

Günümüzde bankalar hayatımızın her alanında etkisini hissettirmektedir. Çeşitli parasal ihtiyaçlarımızı finanse edebilmek için tüketiciler olarak bizler bankalardan krediler kullanmaktayız.

 

Bankalar günümüz dünyasının vazgeçilmez ekonomik aygıtlarıdır ancak ekonomik sistemlerin temeli tüketime, dolayısıyla tüketiciye dayanmaktadır. Ayrıca hizmet ve ürün sunanlar oldukça karmaşık ve bir o kadar güçlü yapıya sahiptir. Bu nedenlerle tüketici ile üretici ve hizmet sunucuların menfaat dengesinde tüketicinin esirgenmesi modern dünyanın bakış açısı haline gelmiştir.

 

Kredi sözleşmeleri, her iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdir. Bankanın edimi, tüketiciye anaparayı vermek; tüketicinin edimi ise aldığı anaparayı, faiziyle birlikte ödemektir.

 

Bazen tüketiciler ile bankalar arasında ihtilaf çıkmaktadır. Sorunların en başta geleni, tüketicinin, bankanın edimini eksik ifa ettiği iddiasıdır. Tüketici örneğin 20.000 TL kredi tahsisi için bankaya başvuru yapmakta, banka başvuruyu kabul etmekte ve fakat tüketicinin hesabına örneğin 19.500 TL yatırmaktadır. Bu kesinti uygulamada, kredi kullandırma ücreti, dosya masrafı, istihbarat ücreti, komisyon gibi adlarla anılmaktadır.

 

Bu kesintinin hukuka uygun olup olmadığını, hukuka aykırı ise nasıl bir yol izlenebileceğini ortaya koymak gerekir. Bu çalışma akademik bir çalışma olmadığından, mümkün olduğunca hukukçu olmayan kişilerce de anlaşılabilir olmasını arzu ettik. Ayrıca her tür soruna değil güncelliği ve sıklığı bakımından sadece kesintilere yer verdik.

 

 

Türk Borçlar Kanunu ve Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun hükümleri uyarınca, bankaların kredi kullanımında tüketiciden faizden başka ek ücretler talep edebilmesi için:

 

Kanunda öngörülen şekli öğeleri içerir bir kredi sözleşmesi hazırlanmalı,

 

Kredi sözleşmesindeki bu tür koşullar taraflarca tartışılmalı,

 

Sözleşmenin bir sureti tüketiciye verilmelidir.

 

Bu koşulları içermeyen bir sözleşmeye dayanarak tüketiciden talep edilen ek ücretler hukuka aykırı olacaktır.

 

Uygulamada bankalar, tüketiciye kredi kullandırdıklarında bu tür ek ücretleri tüketicinin borcuna eklememekte, tüketicinin borcunun aslını oluşturan anaparayı tüketicinin hesabına yatırırken kesinti yapmaktadır.

 

Belirtilen şartları taşımadığı halde kredisinden kesinti yapılan tüketici, bu kesintiyi faiziyle talep edebilecektir. Bu tür taleplerde zamanaşımı süresi on yıldır. Kesintinin yapıldığı tarihin üzerinden on yıl geçmemiş ise, talepte bulunulabilir. Kredi borcunun bitmiş olup olmamasının bir önemi yoktur.

 

Hangi tür kesintilerin iadesinin talep edilebileceğinin de ortaya koyulması gerekmektedir. Kredi sözleşmesinde, banka, kural olarak, faiz geliri ile yetinmelidir. Bunun dışında tüketiciye ek maliyet ve bankaya kazanç getiren ödemelerin, kural olarak, hukuka aykırı olduğunu düşünülür.

 

Uygulamada bu tür kesintilere değişik isimler verildiği görülmektedir: Dosya masrafı, kredi kullandırma ücreti, komisyon, istihbarat ücreti vs.

 

Bunlar dışında kredi türüne göre özellik gösteren kesintiler mevcuttur. Uygulamada en sık görünen, konut kredilerinde yapılan uzman incelemesi (ekspertiz) ücreti ve ipotek tesis ücreti kesintisidir. Banka, uzman incelemesi için bir fatura düzenlememiş ise uzman incelemesi ücreti olarak tüketiciden kesilen ücret hukuka aykırıdır. Yine ipotek tesis ücretleri de genel olarak hukuka aykırıdır. Nitekim uygulamada genel olarak tüketici hem ipotek tesis harcını yatırmakta hem de ipotek tesis ücreti adı altında banka tarafından kredide kesinti yapılmaktadır.

 

Yukarıda bahsedilen kesintiler dışında, borcunu yapılandırmak isteyen tüketiciler, ikinci defa kesintilere muhatap olabilmektedir.

 

Aynı bankadan daha önce yüksek faizle çektiği krediyi, inen faiz oranı üzerinden güncellemek (yapılandırmak) isteyen tüketiciden, ikinci defa kesintiler yapılmaktadır. Bankaya göre tüketicinin yaptığı işlem ikinci defa kredi kullanmaktır. Oysa tüketici, faiz oranının düşmesi dışında bir menfaat elde etmemiş, örneğin hesabına geçen parayla bir ihtiyacını gidermiş değildir.

 

Banka her ne kadar tüketicinin yapılandırma talebini ikinci defa kredi kullanımı olarak görse de bu durum olsa olsa bankanın iç işleyişiyle ilgili geçerli kabul edilebilir. Tüketiciyi, bankanın iç işleyişine göre ek maliyete muhatap etmek adil olmayacaktır.

 

Buraya kadar olan açıklamalarımızdan sonra kredisinden hukuka aykırı olarak bir kesinti yapıldığını düşünen tüketicilerin izlemesi gereken yola da kısaca değinmek gerekir.

 

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanuna göre alacağı belirli bir miktarın altında olan tüketici başvurusunu zorunlu olarak Tüketici Hakem Heyeti’ ne yapmalıdır. Alacağı bu miktarın üzerinde ise tüketiciye serbesti tanınmıştır: İsterse Tüketici Hakem Heyeti’ ne isterse Tüketici Mahkemesi’ ne başvuru yapabilir. Hangisinin tüketicinin menfaatine olacağı, somut olayda değerlendirilmelidir.

 

Başvurulan makamdan olumlu karar alındıktan sonra, kararın icra edilmesi aşamasına gelinir ki bu aşamada İcra Müdürlükleri’ ne başvuru yapılarak alacağın Devlet tarafından tahsil edilmesi istenir.

 

Bu yazımızda, banka ve tüketici arasında ihtilaf konusu olan ve son günlerde sıkça gündeme gelen bir sorun hakkında kısaca açıklamalarda bulunduk. Kullandığı kredisinden kesinti yapılan tüketici, Tüketici Hakem Heyetinin ve/veya Tüketici Mahkemesinin sunduğu hizmetten faydalanmalı, icra müdürlükleri aracılığıyla da alacağının tahsilini sağlamalıdır.

 

 

 

Av. E. Serdar VURGUN

 

 

 
JoomlaWatch Stats 1.2.8b by Matej Koval