Yargıtay
Dolaylı Yağma Suçu

 

T.C. Yargıtay Altıncı Ceza Dairesi

Esas No: 2007/95 Karar No: 2007/8476 Tarihi: 05.07.2007

• Dolaylı Yağma Suçu

• Hırsızlık ve Yaralamaya Kalkışma

(5237 s. m. 86, 142, 765 s. m. 495, 497)

TAM METİN :

Yağma suçundan sanık ve tutuklu Serdar hakkında yapılan duruşma sonunda; 5237 sayılı TCK'nın 149/1-a-c, 53, 63. maddeleri gereğince 10 yıl hapis cezası ile mahkumiyetine ilişkin (Diyarbakır İkinci Ağır Ceza Mahkemesi)'nden verilen 11.09.2006 tarihli hükmün Yargıtay'ca incelenmesi sanık savunmanı tarafından istenilmiş olduğundan, dava evrakı C.Başsavcılığından onama isteyen 26.12.2006 tarihli tebliğname ile 19.01.2007 tarihinde Daireye gönderilmekle okunarak gereği görüşülüp düşünüldü:

Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve Hakimler Kurulu'nun takdirine göre suçun sanıklar tarafından işlendiğini kabulde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığından, diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

Ancak;

Sanığın, olay günü yakalanamayan ve kimlikleri saptanamayan iki arkadaşı ile birlikte gündüzleyin saat 14.10 sıralarında cadde üzerinde telefonuyla konuşup yürüyen yakınanın arkasından gelerek, arkadaşlarından birisinin telefonu kapıp birlikte kaçtıkları, yakınanın peşlerinden koşarak sanığı yakaladığı, aralarında boğuşma çıktığı, sanığın cebinden çıkardığı bıçağı açmaya çalışırken yakınanın farkına varıp bıçağı elinden aldığı, sanığın bir fırsatını bulup kaçtığının anlaşılması ve kabul edilmesi karşısında; sanığın eyleminin, 765 sayılı TCY'nin 495/2. maddesi yollamasıyla aynı Yasa'nın 497/1. maddesine uyan, kendisini cezadan kurtarmaya yönelik yağma suçuna karşılık, 5237 sayılı Yasa'nın dolaylı yağma suçuna yer vermemiş olması da gözetildiğinde, aynı Yasa'nın 142/2- b ve 86/2-3-e, 35/1-2. maddelerine uyan, hırsızlık ve yaralamaya kalkışma suçlarını oluşturduğu gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,

Bozmayı gerektirmiş, sanık Serdar savunmanının temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle isteme aykırı olarak (BOZULMASINA), 05.07.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.


 

 
Günün İçtihadı

T.C. YARGITAY HUKUK GENEL KURULU

Esas No: 2008/2-432 Karar No: 2008/444 Tarihi: 18.06.2008

.

Boşanma Davası

.

Katılma Payı Alacağı

.

Kadının Yaptığı Ev İşinin Katkı Sayılmaması

.

Kadının Gelirinin Bulunmaması

.

Mal Ayrılığı Rejimi Döneminde Edinilen Mallar

.

Değer Artış Payı

Edinilmiş Mala Yapılan Katkı

Kişisel Mala Yapılan Katkı

ÖZET: 

Boşanma ve katılma alacağı istemine ilişkin davada, davacı kadın ev ve arabanın alımına yapılan katkı nedeniyle maddi tazminata hükmedilmesini talep etmektedir. Uyuşmazlık, kadının ev kadını olarak, evin yemek, temizlik gibi işlerini yapması ve çocukların bakımını üstlenmiş olmasının Türk Medeni Kanunu'nun 227. maddesi anlamında katkı sayılıp sayılmayacağına ilişkindir. 
Taraflar, 743 sayılı Türk Kanunu Medenisi yürürlükte iken evlendiklerinden aralarında yasal rejim olan mal ayrılığı geçerlidir. Taşınmaz ve araç, taraflar arasında bu rejim geçerli iken edinilmiştir. Mal ayrılığında; eşlerden her biri, kendi malları üzerinde tasarruf yetkisine ve intifa hakkına sahiptir ve mallarının idaresi kendisine aittir. Eşlerden her birinin mallarının geliri ve kendi kazançları yine kendilerine aittir. 
743 sayılı Türk Kanunu Medenisi'ne göre; kadının eve bakması ve ev işlerini yapması yasal ödevidir. Kadının, ev işlerini yapması ve çocuklara bakmış olması, diğer eşin edindiği mala katkı sayılmamış olup, eşler arasında yasal mal ayrılığının geçerli olduğu dönemde, kadın veya kocanın diğerinden katkı payı karşılığı genel hükümlere göre bir tazminat isteyebilmesi için mutlaka, parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir değer koymak suretiyle bir katkısının olması Yargıtay kararları ile kabul edilmiştir. 
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 227. maddesi hükmü gereği değer artışı nedeniyle alacak talep edebilmek için de, talepte bulunan eşin, diğer eşe ait malın edinilmesine, iyileştirilmesine veya korunmasına parasal veya para ile ölçülebilen maddi bir katkı sağlamış olması gerekir. Çalışmayan ve herhangi bir kazancı ve geliri bulunmayan kadının, ev işlerinde harcadığı emeği, bu maddeye göre yine katkı sayılmaz.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu, evi dışında çalışmayan ve herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan kadının, ev işlerinde sarfettiği emeğini, yasal rejim olan edinilmiş mallara katılma rejiminde, diğer eşin bu mal rejiminin devamı süresince edinilen malları üzerinde, katılma alacağı hakkı tanımak suretiyle yasal karşılığa bağlamıştır. Yasa'nın 236. maddesinde yer alan hüküm gereği; her eş veya mirasçıları, diğer eşe ait artık değerin yarısı üzerinde hak sahibi olurlar. Anılan Yasa'nın 231. madde artık değerin ne olduğunu ve nasıl bulunacağını göstermiştir. 
Olayda; taşınmaz ve araç, taraflar arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde edinilmiştir. Bu mallar, yeni rejim olan edinilmiş mallara katılma rejimine kocanın kişisel malı olarak girmiş olup edinilmiş mal değildir. Çalışmayan, herhangi bir geliri ve kazancı bulunmayan davacı kadının bu malların edinilmesine herhangi bir katkısı kanıtlanamamıştır. Bu nedenle, davacı; katkı payı karşılığı veya değer artış payı nedeniyle davalıdan alacak talebinde bulunamaz. Taraflar arasındaki 1.1.2002 tarihinden itibaren başlamış olan edinilmiş mallara katılma rejimi, boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Kocanın kişisel mallarının, yeni rejim döneminde geliri varsa, kişisel malların geliri edinilmiş mal olacağından, kadın ancak, bu edinilmiş mal üzerindeki varsa katılma alacağını isteyebilir. Davacının edinilmiş mallara katılma rejiminin tasfiye edilerek katılma alacağının tahsiline ilişkin bir davası ise bulunmadığından davacı kadının talebinin reddi

 
Tebliğnamenin gönderilmemesi

 

T.C

YARGITAY

Ceza Genel Kurulu

Esas No : Karar No : İtirazname :

2009/5-6 2009/41 222506

Y A R G I T A Y K A R A R I

Kararı veren

Yargıtay Dairesi : 5. Ceza Dairesi

Mahkemesi : ANKARA 2. Ağır Ceza

Günü : 23.11.2007

Sayısı : 366-360

Davacı : K.H

Katılanlar : 1- S.S. Çağrı 89 Arsa ve Konut Yapı Kooperatifi

2- Eren Altındağ 3- Şaban Güçlü

Sanıklar : 1- Necdet Canyurt 2- Sait Yüksel 3- Enis Kaya

Sanıklar Necdet Canyurt, Sait Yüksel ve Enis Kaya hakkında zimmet suçundan açılan kamu davası sonunda; Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesince 23.11.2007 gün ve 366–360 sayılı kararı ile sanıkların 5237 sayılı TCY’nın 247/1, 43 ve 62. maddeleri uyarınca sonuç olarak 5 yıl 2 ay 15’er gün hapis cezası ile cezalandırılmalarına, haklarında 53. maddenin uygulan­masına hükmedilmiş olup, sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekili tarafından temyiz edilen hüküm Yargıtay 5. Ceza Dairesince 17.06.2008 gün ve 6519–6483 sayı ile onanmıştır.

Yargıtay C.Başsavcılığı ise 22.12.2008 gün ve 222506 sayı ile;

“…Tebliğnamenin sanıklar (Necdet Canyurt, Sait Yüksel ve Enis Kaya) müdafiilerine tebliğ edilmeden temyiz incelemesi yapılarak karar verilmesi yasaya aykırıdır…” düşün­cesiyle itiraz yasa yoluna başvurarak Özel Daire kararının kaldırılmasına karar verilmesini itiraz yasa yoluyla talep etmiştir.

Dosya Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilmekle, Yargıtay Ceza Genel Kurulunca okundu, gereği konuşulup düşünüldü.

TÜRK MİLLETİ ADINA

CEZA GENEL KURULU KARARI

Görüldüğü gibi, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasındaki uyuş­mazlık; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenmiş olan tebliğnamenin hükmü temyiz etmiş olan sanıklar müdafiilerine tebliğ edilmemesi durumunda, Özel Dairece temyiz incelemesi yapılıp yapıla­ma­yacağına ilişkindir.

Dosya incelendiğinde;

Yerel Mahkemece sanıklar hakkında mahkûmiyet hükmü verildiği ve bu hükmün sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekilince süresi içinde temyiz edildiği anlaşılmaktadır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 26.09.2006 gün ve 204-197; 30.10.2007 gün ve 226-215; 27.05.2008 gün ve 131-151 sayılı kararında da açıklandığı üzere; hükmü temyiz etmeleri halinde veya aleyhlerine sonuç doğurabilecek görüş içermesi halinde Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen tebliğna­menin, sanık veya müdafii ile katılan veya vekiline tebliğ olunacağı 5320 sayılı Yasanın 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte olan 1412 sayılı CYUY’ nın 316. maddesine 21.03.2003 gün ve 4778 sayılı Yasanın 2. maddesi ile eklenip, 19.03.2003 gün ve 4829 sayılı Yasanın 20. maddesiyle değiştirilen 3. fıkrasında düzenlenmiştir. Adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı ile ilgili bulunan bu hüküm buyurucu nitelikte olup, uyulması zorunludur.

Anılan düzenleme, Anayasanın 90. maddesi uyarınca bir iç hukuk normu haline gelen, AİHS’nin 6. maddesi ile de ilgilidir. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 09.11.2000 gün ve 36590-97 sayılı Göç/Türkiye kararı bu konuya temas etmektedir. Bu karar üzerine 2003 yılında mevzuatımızda yukarıda sözü edilen düzenleme yapılmış, 5271 sayılı CYY’ nın 297. maddesinde de aynı hükme yer verilmiştir.

Somut olayda, Yargıtay C.Başsavcılığınca düzenlenen tebliğnamenin hükmü temyiz etmiş olan sanıklar müdafiilerine ve katılanlar vekiline tebliğ edilmeden temyiz incelemesi yapıldığı görülmektedir.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 31.03.2008 gün ve 42043 sayılı tebliğnamenin sanıklar müdafiilerine ve katılanlar vekiline tebliğ edilmeksizin Özel Dairece inceleme yapılarak karar verilmiş olması, 1412 sayılı Yasanın halen yürürlükte bulunan 316/3. maddesinin buyurucu hükmüne aykırılık oluşturmaktadır.

Bu itibarla, itirazın kabulü ile itirazın kapsamına göre Özel Daire kararının sanıklar Necdet Canyurt, Sait Yüksel ve Enis Kaya hakkında yerel mahkemece verilen mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kısmının belirtilen usule aykırılık nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin kaldırılmasına, tebliğnamenin sanıklar müdafiileri ve katılanlar vekiline tebliğinden sonra temyiz incelemesi yapılarak bir karar verilmek üzere dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilme­sine karar verilmelidir.

SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1-Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,

2-Yargıtay 5. Ceza Dairesinin 17.06.2008 gün ve 6519-6483 sayılı kararının sanıklar Necdet Canyurt, Sait Yüksel ve Enis Kaya hakkında yerel mahkemece verilen mahkûmiyet hükümlerinin onanmasına ilişkin kısmının belirtilen usule aykırılık nedeniyle sair yönleri incelenmeksizin KALDIRILMASINA,

3-Dosyanın Yargıtay 5. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 24.02.2009 günü yapılan müzakerede oybirliği ile karar verildi.

İhsan AKÇİN Turan DEMİRTAŞ Ersan ÜLKER

Birinci Başkanvekili 7.C.D.Bşk. 11.C.D.Bşk.

Zeki ASLAN Refik DİZDAROĞLU Mahmut ACAR

8.C.D.Bşk. 10. C.D.Bşk. 9.C.D.Bşk.

Celal ALTUNKAYNAK Hamdi Yaver AKTAN Muvaffak TATAR

6.C.D.Bşk.V.

Nuri YILMAZ Kubilay TAŞDEMİR Celal ARAS

Hakkı MANAV Ekrem ERTUĞRUL Haydar EROL

Mehmet EKMEKÇİ Ali KINACI Şerafettin İSTE

Şule BAŞOĞLU Muharrem COŞKUN Bahri DEMİREL

Mustafa ŞAHİN Rıza ŞAHİN

 

 
Yasa Yararına Bozma

 

T.C. Yargıtay İkinci Ceza Dairesi

Esas No: 2009/17456 Karar No: 2009/30596 Tarihi: 25.06.2009

• Eşe Karşı Müessir Fiil

• Yasa Yararına Bozma

ÖZET :

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinde yer alan kanun yararına bozma istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ve hükümlere karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur. Gerekçe, kanıtların değerlendirilmesi gibi maddi sorunlar yasa yararına bozmanın dışındadır. Yine hukuka aykırılıkla ilgili olmayan, yalnız maddi/fiili ve de takdiri sorunlarla ilgili olan, Yargıtay'ın ilk derece mahkemelerinin yerine geçerek karar veremeyeceği ve düzeltme yapamayacağı konularda bu yola gidilmesi olanaksızdır.
Yasa yararına bozma istemi; haksız tahrik, paraya çevirme takdiri indirim nedenlerinin kararda tartışılmamasına ilişkindir.

(5271 s. m. 309)

TAM METİN :

Eşe karşı müessir fiil suçundan sanık Yakup'un, 5237 sayılı TCK'nın 86/2, 86/3-a maddeleri gereğince 6 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair (Iğdır Sulh Ceza Mahkemesi)'nin 11.03.2008 tarihli ve 2007/210 esas, 2008/168 sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığı'nca verilen 25.02.2009 gün ve 2009/2196/11580 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 17.03.2009 gün ve 2009/53936 sayılı tebliğnamesiyle Dairemize gönderilmekle okundu.

Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;

Dosya kapsamına göre, 5271 sayılı Ceza Mahkemesi Kanunu'nun 230. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendinde yer alan ve emredici nitelik taşıyan; "Mahkumiyet hükmünün gerekçesinde cezanın ertelenmesine, hapis cezasının adli para cezasına veya tedbirlerden birine çevrilmesine veya ek güvenlik tedbirlerinin uygulanmasına veya bu hususlara ilişkin istemlerin kabul veya reddine ait dayanaklar... gösterilir" hükmü karşısında; somut olayımızda, sanığın 08.11.2007 tarihli oturumda "Bana şerefsiz, pe... diye bağırarak bıçakla saldırmaya başladı", 11.03.2008 tarihli oturumda "Takdir mahkemenindir" şeklindeki beyanlarının, lehine olan ceza kanunu hükümlerinin uygulanması yönündeki hususları da içerdiği, mahkemece gerekçesi de gösterilmek suretiyle, 5237 sayılı TCK'nın 29, 50. maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağı hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği halde, bu hususlar hakkında bir karar verilmemesinde isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.

Gereği düşünüldü:

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 309. maddesinde yer alan "kanun yararına bozma" istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar ve hükümlere karşı başvurulan olağanüstü bir yasa yoludur.

Yasa yararına bozma yolu, yasaların eşit olarak, daha doğrusu, aynı (tek) biçimde uygulanmasını sağlamak için salt yasa yararına benimsenmiş olağanüstü bir yasa yoludur. Yargıtay'ın hukuki sorunlarla ilgili bozma yetkisi de temyiz yoluna oranla çok sınırlıdır. Çünkü, temyiz yasa yolundaki bozma yetkisinin, olağandışı bir yasa yolu olan yasa yararına bozmada da kullanılması, yargının kesinlik otoritesine (hüküm dokunulmazlığına) ters düşer. Bundan dolayı "Yasa yararına bozma" yasa yolunun olağandışılığının ve ayrık nitelikte olmasının, duyarlılıkla korunması ve belirgin salt hukuki yanılgılarda bu yola gidilmesi zorunludur.

Bu bağlamda ele alındığında; gerekçe, kanıtların değerlendirilmesi gibi maddi sorunlar yasa yararına bozmanın dışındadır. Yine hukuka aykırılıkla ilgili olmayan, yalnız maddi/fiili ve de takdiri sorunlarla ilgili olan, Yargıtay'ın ilk derece mahkemelerinin yerine geçerek karar veremeyeceği ve düzeltme yapamayacağı konularda bu yola gidilmesi olanaksızdır. Başka bir deyişle, yasa yararına bozma üzerine yeniden yargılamayı gerektirmeyecek konularda, Yargıtay'ın ilk derece mahkemesi yerine geçerek bir düzeltme yapabileceği sorunlarla sınırlıdır.

Yasa yararına bozma istemi; haksız tahrik, paraya çevirme takdiri indirim nedenlerinin kararda tartışılmamasına ilişkindir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının Adalet Bakanlığı'nın yasa yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünceler, gerekçeye, yansıtılan oluşa, kabule ve değerlendirmelere göre yerinde görülmediğinden REDDİNE, 25.06.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

 

 
Olası Kastla Yaralama

 

T.C. Yargıtay Birinci Ceza Dairesi

Esas No: 2009/2530 Karar No: 2009/4605 Tarihi: 14.07.2009

• Olası Kastla Yaralama

• Silah ve Hayati Tehlike Nedeniyle Cezada Artırım Yapılması

(5237 s. m. 21, 86, 87)

TAM METİN :

Y.B. ile İ.Y.'yi olası kastla yaralamaktan sanık B.İ.'nin bozma üzerine yapılan yargılanması sonunda, hükümlülüğüne ilişkin Malatya Birinci Ağır Ceza Mahkemesi'nden verilen 21.08.2008 gün ve 279/405 sayılı hükmün duruşmalı olarak Yargıtay'ca incelenmesi sanık müdafii tarafından istenilmiş olduğundan dava dosyası C. Başsavcılığından tebliğname ile Dairemize gönderilmekle, kararda açıklanan nedenle duruşmasız olarak incelendi ve aşağıdaki karar tespit edildi:

1- Sanık hakkında hükmolunan ceza miktarına göre, müdafiinin duruşmalı inceleme isteminin CMUK'nın 318. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.

2- Sanık müdafiinin yasal süresi içerisinde verdiği 26.08.2008 tarihli süre tutum dilekçesinde temyiz istemini mağdur Y.'ye yönelik olası kastla yaralama suçundan kurulan hükme hasrettiği anlaşılmakla, mağdur İsa'yı olası kastla yaralama suçundan kurulan hüküm inceleme dışı bırakılmış, belirtilen hükmün onanması yönünde görüş bildiren tebliğnamedeki düşünce benimsenmemiştir.

3- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanığın mağdur Y.'yi olası kastla yaralama suçunun sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suç niteliği tayin, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin bir sebebe dayanmayan ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

5237 sayılı TCK'nın 86/1. maddesi ile temel ceza belirlenip, silah ve hayati tehlike nedeniyle aynı Yasanın 86/3-e ve 87/1-d, son maddeleri uyarınca artırım yapıldıktan sonra, olası kast nedeniyle TCK'nın 21/2 maddesi uyarınca cezadan indirim yapılması yerine, maddenin düzenleme amacına aykırı olarak yazılı şekilde 5237 sayılı TCK'nın 86/1. maddesi ile temel ceza belirlendikten sonra olası kast nedeniyle TCK'nın 21/2. maddesi ile cezadan indirim yapılarak fazla cezaya hükmedilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükmün tebliğnamedeki düşünce hilafına BOZULMASINA, 14.07.2009 gününde oybirliği ile karar verildi.

 

 
<< Başlangıç < Önceki 11 12 13 14 15 16 Sonraki > Son >>

Sayfa 14 / 16
JoomlaWatch Stats 1.2.8b by Matej Koval